İPA İstanbul Dergisi

2023 / 009

İPA İstanbul Dergisi’nin dokuzuncu sayısı yayımlandı. Kentin farklı alanlarını ve meselelerini disiplinlerarası bir yaklaşımla ele alan dergi, yeni sayısının kapak konusu “Krizler Karşısında Yerel-Merkez İlişkisi ve Alternatifler” başlığını taşıyor.

Kapak konusunda kenti anlama, analiz etme ve geleceğe dair fikir yürütme çerçevesi olarak temel alınan iç içe geçmiş ve birbirini tetikleyen farklı alanlardaki krizler ve bunlara yönelik yerel demokrasiyi baz alan çözüm arayışları inceleniyor. Bu bölümde H. Tarık Şengül, Osman Balaban, Ebru Voyvoda, Ceren Ergenç, Alp Erinç Yeldan’ın yazılarının yanında Sema Erder ile yapılan röportaj yer alıyor.

Dergiyi satın al

İÇİNDEKİLER

KAPAK | Krizler Karşısında Yerel-Merkez İlişkisi ve Alternatifler

İndirilebilir İçerik

Metropolün Küresel Krizleri | H. Tarık Şengül

Bugün yaşadığımız geniş ölçekli krizler çoğu durumda istisnai ve akut olmaktan çıkıp, kronik ve çoklu hâle geldi. Bir başka anlatımla krizlerin giderek sıklaştığı, direnç kazandığı, farklı alanlardaki krizlerle etkileşip, birbirlerini tetikledikleri bağlamlara şahit oluyoruz. Bazı değerlendirmeler istisna olarak gördüğümüz bu durumların günümüzde kural ve yeni norm(al) hâline geldiğini öne sürüyor. Krizler küresel oldukları ölçüde kentsel-kırsal, merkez-çeper, gelişmiş-az gelişmiş tüm coğrafyalarda kendisini gösterseler de krizlerin vuku bulduğu asli mekânsal birimler metropoliten kentlerdir. Metropoliten kentlerde bir arada yaşayabilme koşullarının sağlanması hem krizleri hem de yarattığı sonuçları iyi tahlil etmeyi gerektiriyor.
İndirilebilir İçerik

Krizler Çağında Yönetişim: Merkez-Yerel Gerilimini Aşmak Üzerine | Osman Balaban

Çoklu krizlerin eşzamanlı yaşandığı, birbirini etkilediği ve derinleştirdiği bir zamandan geçiyoruz. Bu krizlerle mücadele için, sorunlara kısa vadeli çözümler bulmaya odaklanan mevcut yönetişim pratiklerinin yerine farklı boyutlarıyla adaleti ve eşitliği gözetecek, zamanı ve kaynakları verimli kullanacak, şeffaf, eş ve çoklu fayda sağlamayı gözetecek yeni bir yönetişim modeline ihtiyaç var. Buna bağlı olarak merkezî ve yerel yönetimler arasındaki ilişkiler yeniden düzenlenmeli ve Türkiye’de görülen idari, siyasi ve ekonomik kontrol ve kısıtlarla şekillenen merkez-yerel yönetişim gerilimi ve çelişkisinin aşılması gerekiyor.

“Alternatif Siyasetin, Söylem Ve Eylem Tutarlılığı İçinde Kalarak, Siyasetin Sadece ‘Çılgın Proje’, İnşaat ve Daha da Önemlisi İstihraç Olmadığını Anlatmanın Yollarını Bulması Gerek.” | Sema Erder

İstatistikler, endeksler, sıralamalar veya karşılaştırmalar icranın başındakiler, icraya talip taraflar ve taraftarları arasında kendi argümanlarını desteklemek için kullanılsa da, başta büyük kentler olmak üzere yaşam alanlarımızda toplumsal refahın veya eşitliğin daha iyiye gitmediği konusunda muhtemelen herkes hemfikir. Herkesin eleştirisini yüksek veya kısık sesle dile getirdiği mevcut duruma nasıl vardığımızı ve bu durumdan çıkışın olası patikalarını Prof. Dr. Sema Erder’le konuştuk.

Ekonomik Boyutuyla 6 Şubat Depremleri | Ebru Voyvoda

Deprem, yaşadığımız eşzamanlı krizlerin kesiştiği ve etkilerini tüm yoğunluğu ve ağırlığıyla hissettirdiği olayların başında geliyor. 6 Şubat’ın ardından depremlerin ekonomik boyutunu ele alan çalışmalar depremlerin hemen ertesinde yayınlanmaya başladı. Kısa-orta-uzun vadede yapabileceklerimiz tartışılırken acilen depremin ekonomik boyutunu, maliyetini, ekonomik yükünü düşünmeye ve bu maliyetin olası sonuçlarını değerlendirmeye çalıştık. Fakat afetlere karşı “dirençli” olmak ve afet ve risk yönetimi aşamalarını sadece bir maliyet olarak görmek yerine gelecekte karşı karşıya kalabileceğimiz büyük maliyetleri önlemek için, dirençli ve uyumlu yapılar kurmayı öğrenmek gerekiyor.

Yerel Yönetimlerde Temsiliyet Krizi ve Katılımcı Kentler | Ceren Ergenç

Katılımcılık, dünya genelinde artan sayıda yerel yönetimin farklı amaç ve yöntemlerle benimsediği ve pratiğe dönüştürdüğü bir ilke. Ne var ki, katılımcı pratikler genelde hayata geçirildiği şekliyle yerel yönetimlere meşruiyet kazandırmanın, varolan politikalar hakkında kentlileri bilgilendirmenin ötesine geçmezken kentlilerin kentin planlanmasına, barınma ve istihdam ilişkilerine, sınıfsal ilişkilere dair sözünü söyleme hakkı vermiyor. Öte yandan kentlerin müşterek yaşam alanlarımız olduğu fikrine dayanan, mahallelerden başlayan ve politika oluşturma ve uygulama süreçlerinin tümüne yayılmış bir katılımcılığın, temsili demokrasinin içinde bulunduğu krizden çıkışın ve siyaseti dönüştürmenin en önemli araçlarından biri olduğu da gerçek.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Kıskacında Türkiye Ekonomisi Sermayeyi İhya Eden Benzersiz Bir “Bölüşüm” Şoku | Alp Erinç Yeldan

Temelde “ne olursa olsun büyüme” amacı güden uygulamadaki makro ekonomik politikalar; azalan yatırım, artan tüketim, büyüyen cari açık, bölüşümde eşitsizliğin artması gibi bir dizi sorunla sonuçlandı. Ortaya çıkan “iki Türkiye”de, “yoksul” taraftan “zengin” tarafa ucuz iş gücü, ucuz hammadde ve toprak rantları gibi araçlarla kaynak aktarılırken, yoksulluk büyüyor ve kalıcılaşıyor.

DOSYA | 6306: Kentlerimizi Dönüştüren Bir Kanunun 12 Senelik Muhasebesi

İndirilebilir İçerik

Merkez-Yerel Kıskacında Kentsel Dönüşüm | Tuna Kuyucu + Miray Özkan

Kentsel dönüşüm kentleri depreme karşı güvenli hâle getirmek kadar kentlerde refahın geliştirilmesi, sosyal ve ekonomik olanakların iyileştirilmesi ve iklim krizine hazırlıklı hâle gelinmesi için de elimizdeki en önemli araçlardan. Ancak Türkiye’de 2002’den itibaren sistematik biçimde hayata geçirilen kentsel dönüşüm düzenleme ve uygulamaları, kısa vadeli rant oluşturmaya odaklandı, merkezî yönetimin kontrolünü artan düzeyde pekiştirdi ve dolayısıyla amacına ulaşmak bir yana, hak ihlalleri gibi yeni sorunlar oluşturdu. Kentleri toplumsal faydayı gözeterek dönüştürmenin ve geliştirmenin yolu yerel yönetimlerin ve kentin tüm bileşenlerinin belirleyici olduğu, yerele dayanan demokratik süreçlerin işletilmesinden geçiyor.

6306 Sayılı Yasa Üzerinden Kentsel Dönüşüm Süreçlerini Okumak: TMMOB Şehir Plancıları Odası Perspektifinden İstanbul Örneği | Bedel Esma Emre + İdil Akyol Koçhan + Göktuğ Yeni + Sedanur Gezer

6306 sayılı yasa kapsamında ilan edilen riskli alan ve rezerv alanlar, yasanın temelini oluşturan yüksek afet riski kriteri yerine rayiç bedellerin yüksekliği, maksimum rant getirisi gibi kriterler üzerinden belirleniyor. Bununla birlikte İstanbul’da yer seçimleri giderek kentin kuzeyindeki doğal alanlara doğru kayıyor ve önemli kamu varlıklarına yöneliyor. Yasanın uygulanışıyla ortaya çıkan yerinden edilme, mülksüzleştirme, yüksek rant üretiminin yanı sıra baş gösteren sosyal, ekonomik ve çevresel olumsuzluklar Kanal İstanbul, Gaziosmanpaşa ve Tozkoparan gibi alanlarda bütün açıklığıyla kendini gösteriyor.

Kentsel Dönüşümden Barinma Krizine 6306: Sorun Mu Çözüm Mü? | Murat Yün

Bugün Maraş ve Hatay depremlerinde yaşadıklarımız 2012 Van depreminden sonra yürürlüğe giren 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un hiçbir işe yaramadığını gösteriyor. Yasa, afetlere karşı dirençliliği sağlamadığı gibi rant, yerinden edilme, sosyal başkalaşım gibi bir dizi soruna kapı açıyor. İstanbul ve diğer kentlerin adil bir dönüşümü için barınma hakkı temelli, kentte dayanıklılığı, yaşanabilirliği ve erişilebilirliği hedefleyen, sosyal dokuyu koruyan, kamu yararını gözeten bir yasaya acil olarak ihtiyaç var.

İndirilebilir İçerik

Kentsel Dönüşüm Neden Yapılamıyor? | Ahmet Suvar Aslan

1999 Marmara depreminden beri 20 yılı aşkın süredir yaşam alanlarımızın afetlere dayanıklı hâle gelmesi için kentsel dönüşümün gerekliliği, mevcut uygulamaların yanlışları ve yetersizlikleri vurgulanageldi. Yurttaşın ve sivil toplumun dönüşüm adımlarından dışlanması ne kadar tartışılabildiyse, bu dönüşümün önünü tıkayan mali engellere belki daha da az değinildi. İstanbul’daki konut sahibi ve kiracıların yapılarını dönüştürmeye ayak diremesinin yapısal nedenleri tartışıldıkça ancak gerçekçi çözüm önerileri gelişebilecek.

İstanbul’da Kuşları İzlemek | İBB Kentsel Ekolojik Sistemler Şube Müdürlüğü, Yaban Hayatı Şefliği

Kent denince akla ilk olarak insanların insanlar için kurduğu yapılı alanlar gelse de her kent farklı canlı türlerinin bir arada yaşadığı bir ekosistemin parçasıdır. Kentler ve çevresindeki ekosistemi korumanın ilk adımı kentlilerin bir arada yaşadıkları canlı türlerinin farkına varmaları, onları bilmeleri ve tanımaları. İstanbullar kentin zengin biyolojik çeşitliliğinin önemli üyelerinden yüzlerce kuş türünü gözleme, tanıma ve bilme imkânlarına sahip.

İndirilebilir İçerik

Duvarların Sesine Kulak Vermek; Mural Ve Grafitinin Mekânı | Melike Avcu

Alt kültürün bir parçası olarak kamusal sanat pratiklerinin içinde değerlendirilen mural ve grafiti, metropol sakinlerinin gündelik hayattaki meselelerini on yıllardır kent duvarlarında dillendirdiği araçlardan ikisi. Eserlerin anlattıkları kadar bu araçların, sokağın ve faaliyetin müşterek bir alan olarak yaratılmasındaki rolüne ve bu araçların günümüzde evrildiği hâllere odaklandığımızda, metropolde farklı bir mücadele alanı görüyoruz.

Sosyolojik Bir Oyun Sahası Olarak Kente Bakış | Büşra Nur Huka

Metropollerde alt kültürler kent yaşamıyla birlikte ortaya çıksalar da öngörülemez şekilde kendilerini yaratan kentleri gündelik faaliyetleriyle dönüştürmeyi sürdürüyorlar. Kaykaycıların kent mekânına biçim verme şekli de, konvansiyonel bir tasarımcıdan veya kentin herhangi bir noktasıyla ilgili tasarruf hakkı olan özel veya kamusal öznelerden çok farklı.

Kenti Hissetmek: Kent Günlükleri | İzel Karaca

Sosyal bilimlerin geçtiğimiz 50 yılda geliştirdiği ve yaygınlaştırdığı yöntemler kenti anlamak için yeni bakış açılarının ötesinde duyuların kaydını tutmayı da öneriyor. Duyusal araştırma olarak özetleyebileceğimiz bu öneriler setinden biri de kenti deneyimlerken duyuların farklı mecraları kullanarak bütünlüklü bir şekilde kaydının tutulup kent analizinin aracına dönüştürülmesi. Kayıt mecralarımızdan en eskisi günlükler veya hatıratlara bu gözle bakmak için bir vesile olabilir.

Kent Ve Mekâna Kulak Vermek: Müzik, Ritim Ve Hafıza | Süheyb Kurt

Kent yaşamının içindeki yadsınamaz yerinin ötesinde müziği kentin anlaşılmasında bir gösterge olarak incelemek, ilk bakışta akla gelmeyecek mecraların müzikle, müziğin de akla gelmeyecek mecralarla ilişkisini açığa çıkarıyor. Son yıllarda Henri Lefebvre’in ritimanalizi çalışmasına dayanan incelemeler zamansallığı ve mekânsallığı daha girift bir şekilde birlikte ele almaya başladı. Bu çerçeveyi kullanarak kent mekânlarımızın müzik ve ritimle ilişkisini dünü, bugünü ve yarınıyla düşünebiliriz.

Olası Bir İstanbul Depremine Hazirlanırken: Açık Veri Kaynaklarına Dayalı Haritalamanın Önemi | Özlem Ünver Göçer

Depremlerin ve diğer afetlerin öncesi, ânı ve sonrasına yönelik hazırlıkların yapılması, önlemlerin alınması ve bunların etkin biçimde uygulanabilmesi için açık veri kaynakları oldukça kritik öneme sahip. Kahramanmaraş depremi sonrasında açık veri kaynaklarına dayanarak oluşturulan haritalama örnekleri, olası İstanbul depremine hazırlık için hangi açık veri kaynaklarının, hangi amaçla, hangi başlıklar altında ele alınarak ne tür haritaların üretileceğine dair çok değerli bir deneyim sunuyor.

Sismograf – Nilay Özger + Tuğçe Tunç

Monitör39 bu sayıda sismograf misali İstanbul’un ilçelerinde depreme dair bilgileri kaydetmeyi amaçlıyor. Bu doğrultuda İstanbul’da olası depremin bina ve altyapı risklerini, doğal ve yapay çevrenin durumunu, kentlilerin deprem ile kurdukları ilişkileri okuyucuyla buluşturduk.

İndirilebilir İçerik

“Feminist Dayanışma Ve Politika, Krizleri Sönümlemenin Değil, Krizi Yaratan Zemini Ortadan Kaldırmanın Vurgusunu Yapıyor.” | Afet İçin Feminist Dayanışma

Gündelik hayatımızın her alanına yayılan toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri afetler gibi kriz anlarında da varlığını sürdürerek daha görünür hâle geliyor. 6 Şubat Maraş depremlerinin ardından kadın ve LGBTi+’larla dayanışma örerek ihtiyaçları tespit ve temin eden, görünür hâle getiren ve dayanışmanın çerçevesini genişletmeye gayret eden Afet için Feminist Dayanışma’dan Bade Başer ile konuştuk.

“Hayvanların Bu Denli Koordine Ve Ağ Haritaları ile Çalışan Bir Dayanışma Ağı İçinde Kurtarılması, Türkiye’de İlk Kez 6 Şubat Depremleriyle Gerçekleşti.” | Dört Ayakli Şehir

Maraş ve Hatay merkezli depremler sonrası yaşanan dayanışma içinde, önceki afetlerden çok daha görünür hâle gelen, hayvan hakları savunucularının hayvan kurtarma faaliyetleriydi. Afet öncesi, sırası ve sonrası için yapılacaklar listesine dâhil edilmesi gereken bu çok önemli başlık, kendilerinin çabalarıyla gündemimize daha fazla giriyor. Bölgede faaliyet yürüten inisiyatiflerden Dört Ayaklı Şehir koordinatör ve akademik danışmanı Dr. Mine Yıldırım’a faaliyetlerinin ön hazırlığını, saha deneyimlerini ve gelecekte yapılabilecekleri sorduk.

“Dayanışma Bir Toplum için Yaşamsal Bir Erdem Ve Övünç Konusu, Fakat Kamu Kesimini Sorumluluklarını Yerine Getirme Konusunda Daha Fazla Zorlamalıyız.” | Karaçay Koordinasyonu

Kahramanmaraş depremlerinden sonra geniş kamuoyunda bilinen kampanyaların dışında pek çok sivil inisiyatif gündelik ihtiyaçların temini için dayanışma faaliyetleri sürdürdü. Kimi inisiyatifler farklı noktalarda lojistik desteğin ötesine geçip aksayan veya işlemeyen kamusal hizmetleri ikâme edecek faaliyetler için afet bölgesine yerleşti. Bu inisiyatiflerden biri olan Hatay’daki Karaçay Koordinasyonu’ndan Ümit Güç, Himmet Ekinci ve Sevim Sancaktar’dan dayanışma faaliyetlerinin detaylarını dinledik.

“Psikolojik Desteğin Etkin Bir Biçimde Sağlanabilmesi İçin Öncelikle Bunun Uzun Bir Süreç Olduğu Akılda Tutulmalı” | İstanbul Psikodrama Derneği

Depremin yarattığı hasarların arasında depremden dolaylı ve dolaysız biçimde etkilenenlerin yaşadığı psikolojik etkiler de bulunuyor. Yaşanan travmanın psikolojik izlerini silmek için uzun dönemli ve kapsamlı bir çalışma yürütmek gerekiyor. Deprem bölgesinde çalışmalar yürüten İstanbul Psikososyal Dayanışma Ağı’nda yer alan İstanbul Psikodrama Derneği’nden Nalan Özçete, Mehmet Arif Yılmaz ve Selda Hüseyinoğlu ile 6 Şubat itibarıyla yaşanan depremlerin ardından psikolojik etkilerin giderilmesi için yapılanları, yapılmayanları ve bundan sonra yapılması gerekenleri konuştuk.

Kent İçi Ulaşım Reformu | Buğra Gökce

Geçtiğimiz sayılarda ele alınan ulaşım zamlarının makroekonomik dengelerin bozulmasıyla ilgisi ve yerel-merkezî yönetim arası güç paylaşımında merkeze kayan ağırlığın yalnızca İstanbul gibi bir metropol için değil Türkiye kentlerinde ulaşım sisteminin mali ve toplumsal sorunlarının bütünlüklü çözümüne ihtiyaç doğurduğu aşikâr. Sivil toplumun da taleplerinin önem kazanacağı böylesi bir çözüm için, mevcut yerel yönetim deneyimlerinden çıkan tespit ve öneriler arayış ve tartışmalarda yardımcı olabilir.

İndirilebilir İçerik

İstanbul Güçleniyor | Emrah Şahan

İstanbul uzun yıllar boyunca rantı önceleyen ve temel alan bir anlayışla yönetildi. Bu da deprem riskine karşı çok değerli zamanların kaybedilmesine, kentin hazır olmamasına, aksine daha da dirençsiz hâle gelmesine yol açtı. Merkezî yönetimin çıkardığı tüm zorluk ve engellere rağmen şu anki İBB yönetimi bu durumu tersine çevirmek için birçok adım attı ve atıyor. Ancak 6 Şubat depremlerinin hatırlattığı üzere alınması gereken daha çok yol var ve herkesin sorumluluk alarak iş birliği içerisinde hareket etmesi kritik öneme sahip.

İndirilebilir İçerik

“Belki 10 M²’lik Bir Alanın İçinde Bir Direğin Üstünde Sensörlerimiz Var. Baksan, Dikkat Etsen Veya Trafikte Dursan Görürsün Ama Hızlıca Geçip Gidince Görmüyorsun.” | Caner Murat Doğançayır

İklim krizinin ve depremin etkileriyle ülkeye kendini sürekli acı bir şekilde hatırlatan afetler, kamuoyunda Kızılay yanında AFAD veya AKOM gibi afete müdahaleyi yöneten kurumların da bilinir hâle gelmesine neden oldu. Billur Ellialtı da kesintili şekilde de olsa 2011’den beri meteorolog olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezi’nde çalışıyor. Kendisinden, çoğunlukla afet dönemlerinde kulak kabartılan bu kurumun gündelik pratiğini dinledik.

İndirilebilir İçerik

Afet Bölgesinde Bir Dayanışma Kesiti | Caner Murat Doğançayır

İndirilebilir İçerik

İstanbul’daki İtfaiye İstasyonları için Coğrafi Bilgi Sistemleri İle Erişilebilirlik Analizi – Anıl Oğus + Ömercan Özen + Alper Şahin + Mehmet Mert Akdemir + Yiğit Aktaş + Seda Nur Kara + Gafur Semi Şengül + Büşra Yalman + Arzu Yıldız + Himmet Karaman + Turan Erden

İstanbul Teknik Üniversitesi Geomatik Mühendisliği Bölümü öğrencisi 9 kişilik bir ekibin hazırladığı projede, İstanbul kara yolu ağındaki ortalama hız değerleri üzerinden itfaiye istasyonlarına erişilebilirlik hesaplanıyor ve kentin giderek daha sık maruz kalacağı anlaşılan orman yangınlarına erişilebilirlik süresini kısaltmaya yönelik öneriler geliştiriliyor.

Kentin çeşitli alanlarda değişimini takip etmek için üç aylık periyotlarda yayınlanan İPA İstanbul sayacı dönmeye devam ediyor.