İPA İstanbul Dergisi
2025 / 012
İPA İstanbul Dergisi’nin on ikinci sayısı yayımlandı.
İÇİNDEKİLER
KAPAK | KENTTE İKLİM ADALETİ
İklim Adaleti Ve Kent | Ashley Dawson
İklim adaleti, küresel iklim krizinin en çok kırılgan toplulukları etkilediğini ortaya koyan bir kavram olarak öne çıkıyor. Kentlerdeki sosyal ve ekonomik eşitsizlikler, iklim değişikliğinin etkilerini daha da derinleştiriyor. Kent yoksulları, çevresel yıkımlardan orantısız şekilde etkilenirken, iklim politikalarının çoğu zaman bu grupları dışladığı görülüyor. Makalede, iklim krizinin kent mekânındaki adaletsiz dağılımı ve bu süreci tersine çevirmek için uygulanabilecek politikalar ele alınıyor. Kentlerin iklim adaletini sağlamak adına nasıl daha dirençli ve kapsayıcı hale getirilebileceği tartışılıyor.
İklim Mücadelesinde Yerel Yönetimler | Barış Gençer Baykan
Yerel yönetimler, iklim değişikliğiyle mücadelede kritik bir role sahip olmasına rağmen, merkezi yönetimlerin kararları ve finansal kısıtlamalar nedeniyle çoğu zaman yeterince etkin hareket edemiyor. Küresel ve ulusal ölçekli iklim politikalarının yerel yönetimler üzerindeki etkileri incelenirken, belediyelerin iklim eylem planları, yeşil dönüşüm projeleri ve karbon azaltım stratejileri değerlendiriliyor. Türkiye’de yerel yönetimlerin karşılaştığı zorluklar ve uluslararası iş birliklerinin bu süreçteki önemi ele alınıyor. Daha etkili bir iklim mücadelesi için yerel yönetimlerin yetkilerini artırmaya yönelik öneriler tartışılıyor.
Megakent İstanbul’un İklim Değişikliği İle Mücadelesinde Sosyal Belediyecilik Ve İklim Adaleti Yaklaşımları | Ayşen Erdinçler
İstanbul, yoğun nüfusu ve hızlı kentleşme dinamikleri nedeniyle iklim değişikliğinin etkilerini en fazla hisseden şehirlerden biri. Bu yazıda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iklim adaleti çerçevesinde geliştirdiği sosyal belediyecilik politikaları ele alınıyor. Kırılgan grupların iklim değişikliğinden orantısız şekilde etkilenmemesi için atılan adımlar, dirençli kent politikaları ve sosyal dayanışma mekanizmaları değerlendiriliyor. Kentin iklim değişikliğine uyum sağlayabilmesi için atılması gereken adımlar tartışılırken, sosyal politikaların çevresel sürdürülebilirlikle nasıl entegre edilebileceği vurgulanıyor.
İklim Adaleti İçin Kentsel Planlama, Süreç, Yöntem ve Aktörler | Ender Peker
İklim adaletini sağlamak için kentsel planlama süreçlerinin sosyal, ekonomik ve yönetişim boyutlarıyla ele alınması gerekiyor. Yazıda, yerel yönetimler, sivil toplum, akademi ve özel sektörün bu süreçteki rolleri inceleniyor. Katılımcı ve adil planlama yaklaşımlarının, kentleri iklim krizine karşı daha dirençli hale getirmek için nasıl kullanılabileceği tartışılıyor.
Kentlerde İklim ve Sağlıkta Adalet | Özge Karadağ & Melike Yavuz
İklim değişikliği, kentlerde halk sağlığını doğrudan etkileyen bir kriz haline geliyor. Hava kirliliği, aşırı sıcaklar ve çevresel riskler, özellikle dezavantajlı gruplar için ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor. Yazıda, iklim adaleti ve sağlık hakkı arasındaki bağlantı ele alınarak, kentlerde eşit ve erişilebilir sağlık politikalarının nasıl geliştirilebileceği tartışılıyor.
İklim Değişikliğine Toplumsal Cinsiyet Merceğinden Bakmak | Özlem Altıparmak
İklim krizi, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini derinleştiren bir faktör olarak öne çıkıyor. Kadınlar ve kırılgan gruplar, çevresel felaketlerden orantısız şekilde etkilenirken, mevcut iklim politikaları bu eşitsizlikleri yeterince dikkate almıyor. Yazıda, toplumsal cinsiyet perspektifinin iklim mücadelesine nasıl entegre edilebileceği ve kapsayıcı politikalar geliştirmek için hangi adımların atılması gerektiği ele alınıyor.
Enerji Yoksulluğu ve Azaltım Eylemleri Arasında Kazan-Kazan İlişkisi Kurmanın İmkânları | Yağız Eren Abanus
Enerji yoksulluğu, düşük gelirli grupların temel enerji hizmetlerine erişimini kısıtlarken, iklim politikalarıyla doğrudan ilişkilidir. Yazıda, enerji verimliliğini artırarak hem karbon salınımını azaltmanın hem de sosyal adaleti sağlamanın yolları ele alınıyor. Yenilenebilir enerjiye geçişin ekonomik ve toplumsal faydalar sağlayabilecek bir fırsata nasıl dönüştürülebileceği tartışılıyor.
Gösterge: İstanbul’un Çatı Üstü Güneş Enerjisi Potansiyeli | Ufuk Alparslan
İstanbul’un çatı üstü güneş enerjisi kapasitesi, kentsel enerji dönüşümünde önemli bir gösterge olarak öne çıkıyor. Yazıda, güneş panellerinin yaygınlaştırılmasıyla enerji arz güvenliğine katkı sağlama ve karbon salınımını azaltma potansiyeli ele alınıyor.
KENT GÜNDEMİ |
İstanbul – Müstesna Ve Kırılgan | Fatma Nur Karanfil
İstanbul’un benzersiz coğrafi yapısı, kentsel politikalar ve yanlış planlama kararları nedeniyle kırılgan bir hale geliyor. Bu yazıda İstanbul’un kentsel ekoloji ve peyzaj bağlamında nasıl daha dirençli bir hale getirilebileceğini sorgulanıyor. İstanbul’un sahip olduğu doğal zenginliklerin, yanlış arazi kullanımı, plansız yapılaşma ve iklim değişikliğinin etkileriyle nasıl risk altına girdiğine dikkat çekerek, bütüncül ve stratejik bir yaklaşımın gerekliliğini ortaya koyuyor.
Kent ve Atık: Dışavurumcu Sanatın Şehir Atıkları ile Buluşması | Cansu Yapıcı
İstanbul’un atık yönetimi, sürdürülebilir bir ekosistem oluşturmanın temel unsurlarından biri olarak ele alınıyor. İPA Kampüs’te gerçekleştirilen “Kent ve Atık Hackathonu”, atıkların geri dönüşüm süreçlerine entegrasyonu, çevresel farkındalığın artırılması ve dışavurumcu sanatın atık yönetimiyle nasıl ilişkilendirilebileceğini tartışmaya açıyor.
EKOSİSTEM |
İstanbul’un Böcekleri | Fatih Dikmen
İstanbul’un kent ekosistemindeki böcek türlerini ele alan bu makale, kentsel biyolojik çeşitliliğin önemine dikkat çekiyor. İnsan faaliyetlerinin böcek popülasyonları üzerindeki etkileri ve koruma stratejileri tartışılıyor.
DOSYA | İSTANBUL’DA YAYA OLMAK
İstanbul’da Yaya Olmak | İbrahim Orhan Demir
İstanbul’da yaya ulaşımı, kent yaşamının sürdürülebilirliği açısından kritik bir konu olarak ele alınıyor. Yazıda, yaya hareketliliğinin artırılmasının trafik yoğunluğu, çevre kirliliği ve iklim değişikliğiyle mücadeledeki rolü değerlendiriliyor. Yürünebilir kentlerin yalnızca kaldırımlarla değil, kamusal alanların erişilebilirliği, güvenliği ve bütüncül planlama süreçleriyle mümkün olabileceği vurgulanıyor. İstanbul’un geçmişteki yaya ulaşımı deneyimleri incelenerek, yaya dostu kent politikalarının nasıl geliştirilebileceği tartışılıyor.
Yaya Dostu Bir Kent Nasıl Mümkün? – | Haluk Gerçek & Ela Babalık
Bu röportajda Prof. Dr. Haluk Gerçek ve Prof. Dr. Ela Babalık, yaya dostu bir kentin nasıl mümkün olabileceğini tartışıyor. Antik kentlerden günümüze kadar yayaların kent içindeki yerini ele alarak, otomobil odaklı şehirleşmenin yaya haklarını nasıl geri plana ittiğine dikkat çekiyorlar. Yaya Hakları Beyannamesi’nin önemini vurgularken, Türkiye’de yayalaştırma çalışmaları, kaldırım işgalleri ve başarılı uluslararası örnekler üzerinden çözüm önerileri sunuyorlar. Katılımcı planlamanın ve yayaların önceliklendirildiği ulaşım politikalarının gerekliliği üzerinde duruluyor.
İstanbul’da Yaya Ulaşımı | Hale Erez Külekçi
İstanbul’da yaya ulaşımının mevcut durumu ve geleceğe yönelik planlamaları ele alan bu yazı, sürdürülebilir kentsel hareketlilik bağlamında yaya erişimini artırma gerekliliğini vurguluyor. Özellikle trafik güvenliği, altyapı eksiklikleri ve toplu taşımaya erişim gibi konulara odaklanan yazıda, yaya ulaşımı eylem planlarının kentsel sürdürülebilirliğe nasıl katkı sağladığı tartışılıyor. Yürünebilir kent hedefi doğrultusunda toplumsal adaletin nasıl güçlendirilebileceği değerlendirilirken, güvenli ve erişilebilir bir şehir için öneriler sunuluyor.
İndirilebilir İçerik
İstanbul’da Çocuk Olarak Yürümek, Motorlu Araçların Baskısına Karşı Araçsız Bir Kent Hayali | Bahar Aksel & Arzu Erturan
Bu yazı, İstanbul’da çocukların kent içinde bağımsız hareketliliğini ele alarak, motorlu taşıtların yoğunluğunun çocukların özgürce yürümesini nasıl kısıtladığını tartışıyor. Çocuk Dostu Şehirler kavramına dayanarak, çocukların güvenle yürüyebileceği, oyun oynayabileceği ve kentle daha sağlıklı bir bağ kurabileceği alanlar yaratmanın önemini vurguluyor. Araçsızlaştırma, yaya yollarının artırılması ve güvenli okul rotalarının oluşturulması gibi öneriler sunularak, İstanbul’da çocuk dostu bir kentsel ulaşım modelinin nasıl mümkün olabileceği tartışılıyor.
İstanbul Yaya Trafiğinin İyileştirilmesi | Görkem Akyol
İstanbul’da yaya hakları ve trafiği, uzun yıllar araç merkezli ulaşım politikalarının gölgesinde kaldı. Bu yazıda, İstanbul’un daha yaya dostu bir kent haline gelmesi için altyapı, güvenlik, erişilebilirlik ve kapsayıcılık gibi unsurların önemi vurgulanıyor. Kentte düzensiz yapılaşma ve özel araç odaklı tasarımlar nedeniyle yaya hareketliliği kısıtlanırken, bu durumun çözümü için öneriler sunuluyor. İstanbul’un yaya ulaşımına yönelik mevcut sorunları ve iyileştirme stratejileri ele alınarak, yürünebilir kentlerin yaratılması için somut adımlar tartışılıyor.
GÖSTERGE |
Trafikte Var Olma Sorunu: Yayalar İçin Güvenlik | Ezgi Kundakcı
Trafik kazaları, yayalar için en büyük güvenlik risklerinden biri olmaya devam ediyor. Bu yazıda, Türkiye’de ve dünyada yayaların karıştığı trafik kazalarına dair veriler incelenerek, yaya ölümlerinin ve yaralanmalarının ulaşımla ilgili temel bir güvenlik göstergesi olduğu vurgulanıyor.
SAHADAN |
“Yaya haklarının korunması ve artırılması için şehirlerde daha fazla yaya öncelikli alanlar ve sürdürülebilir ulaşım politikaları geliştirilmelidir.” | Yaya Derneği
Yaya haklarının korunması ve yaygınlaştırılması için çalışan Yaya Derneği, Avrupa Yaya Hakları Genelgesi’ne uygun şekilde kentlerde yaya öncelikli alanların artırılması gerektiğini savunuyor. Dernek, yaya kültürünü toplumsal olarak kabul ettirmek ve sürdürülebilir ulaşım politikalarının geliştirilmesini teşvik etmek amacıyla faaliyetlerini sürdürüyor. Yaya hakları ve kent planlamasına dair görüşlerini Yüksek Şehir Plancısı Çisem Seyhan ile konuştuk.
“Erişilebilirlik bir tercih değil, bir haktır; engelsiz bir yaşam için tüm paydaşların katkısı şart.” | Engelsiz Erişim Derneği
Engelsiz Erişim Derneği, engellilerin kent içinde bağımsız, güvenli ve erişilebilir bir yaşam sürebilmesi için çalışmalar yürütüyor. Engelliliği bir eksiklik değil, insan çeşitliliğinin bir parçası olarak ele alan dernek, erişilebilirlik ve kapsayıcılığı artırmaya yönelik çözümler üretiyor. Kent içinde karşılaşılan engelleri ve bunları aşmak için yapılması gerekenleri konuşmak üzere dernek temsilcilerine sorularımızı yönelttik.
“Karar vericiler yol güvenliği sorumluluğundan kaçıyor, özellikle çarpışma sonrasında mağdurların sesini duymamakta ısrar ediyor. Bu nedenle mağdurlar ve onların haklarını savunan STK’lar olarak çok yüksek bir sesle bağırmamız gerekiyor.” | Suat Ayöz Trafik Mağdurları Derneği
Suat Ayöz Trafik Mağdurları Derneği, trafik çarpıp-kaçma sonucu hayatını kaybeden Suat Ayöz’ün anısını yaşatmak ve trafik mağdurlarının haklarını savunmak amacıyla kuruldu. Derneğin kurucularından Yeşim Ayöz, trafik çarpıp-kaçma sonucunda hayatını kaybeden kardeşi için başlattıkları hukuk sürecini, trafik güvenliği için verdikleri mücadeleyi anlattı.
BÜYÜKŞEHİR HAFIZASI
Kurum Tarihini Aile Tarihinden Okumak – İSKİ’ye Emek Veren Üç Kuşak |Ali Rıza İlhan
İSKİ, İstanbul’un altyapısını şekillendiren köklü bir kamu kurumu olarak nesiller boyu çalışanlarıyla kurumsal hafızasını oluşturuyor. Ali Rıza İlhan, dedesinden babasına ve kendisine uzanan üç kuşaklık İSKİ deneyimini, aile mirası içinde kamu hizmetinin nasıl bir yer tuttuğunu anlatıyor.
KOLEKSİYON |
Sokağı “Bizim” Kılmak: Cengiz Bektaş ve Kuzguncuk | Tuğçe Kaplan
Kuzguncuk, Cengiz Bektaş’ın mekâna dair yaklaşımıyla mahalle kültürünü ve kamusal alanı korumanın örneklerinden biri haline geldi. Yazıda, Cengiz Bektaş Arşivi üzerinden geçmişte gerçekleştirilen bu çalışmalar incelenerek, sokakların sosyal yaşamı nasıl şekillendirdiği ele alınıyor. Sokak tiyatroları, mahalle etkinlikleri ve kolektif projelerle kamusal alanın nasıl geri kazanıldığı tartışılıyor. Bektaş’ın sokağı yalnızca fiziksel bir geçiş noktası değil, toplumsal hafızanın ve dayanışmanın mekânı olarak nasıl kurguladığı gözler önüne seriliyor.
AKADEMİ |
Sürdürülebilir Normale Doğru: Disiplinlerarası Alternatif Tasarım Pratikleri, Müşterekler Üzerine Bir Atölye Deneyimi | Büşra Topaktaş & Seda Altan
Afet sonrası yeniden yapılanma süreçlerinde, mekânsal tasarımın sadece fiziksel değil, toplumsal sürdürülebilirlik ve dayanıklılık boyutlarını da içermesi gerektiği vurgulanıyor. İstanbul Planlama Ajansı ve AURA İstanbul iş birliğiyle gerçekleştirilen “Sürdürülebilir Normale Doğru” yaz akademisi, afet sonrası yeniden yapılanmada ekolojik ve sosyoekonomik süreçleri merkeze alan tasarım pratiklerini ele alıyor. Atölyede, mimari çözümler ile toplumsal dayanışma mekanizmalarının nasıl iç içe geçebileceği tartışılıyor ve bu süreçte müşterek üretim modelinin nasıl uygulanabileceği araştırılıyor.
METROPOL MESELELERİ |
Yürüyerek İstanbul | Fırat Şenol
İstanbul’un sokakları ve yürüyüş pratikleri, kent tarihini anlamak için önemli ipuçları sunuyor. Fırat Şenol, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi İstanbul’unun yürüyüş kültürünü ele alarak, farklı semtlerinde yürüyerek şehri deneyimleme geleneğini inceliyor. Pandemi sonrası artan yürüyüş turları, İstanbul’u keşfetme biçimlerini yeniden şekillendirirken, şehrin geçmişini ve dönüşümünü anlamak için yürümeyi bir yöntem olarak öneriyor. Bu yazı, İstanbul’u adım adım keşfetmenin kentsel hafızaya nasıl katkı sunduğunu tartışıyor.
İstanbul’un Mavi Alanları, Mekânsal Adalet Perspektifinden İstanbul’daki Kentsel Mavi Alan Yenilenmesinin Değerlendirilmesi | Stijn Burijsten
Kentsel mavi alanlar, suya erişimi herkes için eşit kılan kamusal alanlar olarak kentlerin sosyal ve ekolojik dengesi için kritik öneme sahip. Bu yazı, İstanbul’daki mavi alanların mekânsal adalet ilkeleri doğrultusunda nasıl ele alındığını değerlendiriyor. Özellikle Haliç Projesi örneğinde, merkezi yönetimin ekonomik gelişim ve yatırım odaklı planlama yaklaşımlarının, kamusal erişim ve mekânsal adalet açısından yarattığı etkiler inceleniyor.