Gıda Fiyatları Krizi: Neden Şimdi, Neden Yine?
Son altı ayda, çok yüksek bir hızla sofraların en temel ürünlerine market raflarında alarm takıldığı, meyve ve sebzelerin taneyle satıldığı, gıda enflasyonunun her ay daha da artarak tarihi zirvesine ulaştığı bir noktaya gelindi. Gıda enflasyonu, gübre mazot gibi girdi maliyetleri rekor kırdı, belki de bütün gıda tartışmalarında en görünmez kesim olan üreticilerin maliyetleri genel enflasyonun çok üzerinde seyretti. Açıkça vurgulamak gerekirse, Türkiye bugün gıda fiyatlarında patlak veren bir yapısal krizin içinden yeniden geçiyor.
Sadece üç buçuk yıl önce, benzer bir süreç yaşandığında pek çok uzman kalıcı ve yapısal çözümlerin hayata geçmesi için çağrıda bulunmuş fakat halciler krizin sorumluları olarak gösterilmiş, “tanzim satış” gibi kısa vadeli stratejilerle yaşanan krizin derinliği göz ardı edilmişti. Bugüne değin yaşanan pek çok kriz karşısında atılmayan adımların faturası ise bugün çok daha ağır şekilde ödeniyor. Bu olgunun en temel göstergesi ise gıdaların fiyat etiketleridir. Üstelik bu kez küresel göstergeler krizin daha kalıcı, sık ve derin yaşanacağına dair bir tablo sunuyor. Buna paralel olarak, küresel gıda fiyatları son 30 yılın tarihi zirvesine ulaşmış durumda. Ürün hasadını doğrudan etkileyen aşırı iklim olaylarına, pandemi kaynaklı üretim ve tedarik sıkıntıları, Avrupa’nın tahıl ambarı sayılabilecek Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden kaynaklanan şoklar eşlik ediyor. Gıda fiyatlarında dünya genelinde yaşanan kriz Türkiye’deki yapısal sorunları bir kez daha açığa çıkarıyor. Türkiye’nin hem kırsal bölgelerini hem de büyük kentlerini gıda krizlerine karşı kırılgan kılan yapısal sorunların tespit edilmesi, bu sorunların çözümü için yapısal reformların uygulanması gerekiyor.
Detaylar “Gıda Fiyatları Krizi Neden Şimdi, Neden Yine?” raporumuzda.