İPA İstanbul Dergisi

2024 / 011

İPA İstanbul Dergisi’nin onbirinci sayısı yayımlandı. Kentin farklı alanlarını ve meselelerini disiplinlerarası bir yaklaşımla ele alan dergi, yeni sayısının kapak konusu “Herkesin Barınabileceği Kentler İçin Sosyal Konut” başlığını taşıyor. Dosyada özellikle metropollerde giderek derinleşmekte olan barınma ve konut sorunu, haklar ve alternatif konut sağlama modelleri incelenerek mercek altına alınıyor. Bu çerçeve kapsamında konut hakkı ve karşılanabilir konut kavramları irdeleniyor, barınma hakkı toplumsal cinsiyet üzerinden ele alınıyor ve  mevcut piyasaya dayalı modeline alternatif olabilecek sosyal konut ve kooperatif gibi farklı konut modellerinin Türkiye’deki tarihine ve bugünkü durumuna farklı örneklere bakarak inceleniyor. Dosyada Ö. Burcu Özdemir Sarı, Nil Uzun, Öncül Kırlangıç, Yıldız Salman, Burak Öztürk, Nilüfer Baturayoğlu Yöney, Ebru Omay Polat ve Bahar Sakızlıoğlu’nun yazılarına yer verilirken Özgür Bingöl ile yapılan bir söyleşi de bulunuyor.

Bu sayının Sahadan, Gösterge ve Monitor39 bölümlerini de konut sorunu ve barınma hakkı meselelerine ayırdık. Sahadan bölümünde Barınamıyoruz Hareketi ve Berlin Kiracılar Derneği’yle İstanbul ve Berlin gibi kentlerdeki konut sorunun farklı boyutlarını ve bu sivil oluşumların konuyla ilgili faaliyetlerini konuştuk.  Gösterge bölümünde Türkiye ve İstanbul’daki konut sayılarındaki değişimi verilerle gösterirken Monitor39 bölümünde konut piyasasının durumu İstanbul ilçelerinin karşılaştırmalı verisi üzerinden anlatılıyor.

 

Bu sayının bir başka dosya konusu da İstanbul’un mutfak kültürü.  “İstanbul’un Sofraları” temalı dosyada, İstanbul’un geniş ve çok katmanlı mutfak kültüründeki dönüşümler  küresel ve yerel gelişmelere bağlı olarak ele alınıyor. Kentin yemek kültürünün ve pratiklerinin çeşitliliği, kimlik inşası ve kültürel anlamların kurulmasındaki rolü; gastrodiplomasi, sosyal medya temsilleri, değişim tüketim kalıpları gibi farklı konulara bağlı olarak tartışılırken  İstanbul mutfağında balığın ve balıkçılığın yerine ve göçmen mutfağı örneklerine de göz atılıyor. Bu konuları Anna Maria Beylunioğlu, Durmuş Durukan, Cem Tutar ve Tan Morgül inceleme yazılarıyla ele alırken Ezgi Tuncer’e eşlik ettiğimiz yemek rotası da bulunuyor. Ayrıca mutfak ve kültür üzerine çalışan sivil oluşumlardan Nehna Derneği, Slow Food Şile Palamut Birliği ve Yemek ve Kültür Dergisi ile slow food, adil gıda, İstanbul mutfak kültürünün geleceği gibi farklı konuları konuşuyoruz.

Metropol Meseleri bölümünde Arzu Erturan İstanbul’u bisiklet dostu bir kent hâline getirmenin mümkünatını ve yollarını tartışıyor.

Ekosistem bölümünde Ünal Akkemik İstanbul’daki yol ağaçlarının bakımı ve budanması konusunu mevcut uygulamaları da değerlendirerek inceliyor.

Dergiyi satın al

İÇİNDEKİLER

KAPAK | İSTANBUL’UN SEÇİMİ

İndirilebilir İçerik

Konut Hakkı, Karşılanabilir Konut ve BM-HABITAT’ın Yaklaşımı Üzerine Bir Değerlendirme | Ö. Burcu Özdemir Sarı

Birçok krizi aynı zamanda yaşadığımız bu zamanlarda konut sorunu hem büyüyerek hem de niteliğini değiştirerek devam ediyor. Fiziksel, sosyal ve kültürel olarak insanların ihtiyaçlarını yeterli bir şekilde karşılayan, insan onuruna yakışır bir konut ve yaşam çevresi sunan ve bunu yaparken de hanelerin ekonomik koşullarını zorlamayan bir konuta erişimi “konut hakkı” olarak tanımlayan  BM-HABITAT önerdiği yaklaşım ve yöntemlerle  yeterli ve karşılanabilir konut sağlamaya yönelik politikaların gelişmesini hedefliyor. 

Türkiye’de Sosyal Konut | Nil Uzun

Tarihi Sanayi Devrimi’ne kadar uzanan sosyal konut, bugüne kadar zaman ve mekâna bağlı faktörlerle ilişkili olarak farklı ülke ve bölgelerde çeşitli biçimlerde uygulanageldi. Türkiye’de de cumhuriyetin kuruluşundan itibaren dönemin ekonomik ve siyasal şart ve tercihlerine bağlı olarak farklılaşan sunum biçimleriyle sosyal konut uygulamaları kendini gösterdi. Ancak ne ağırlıklı olarak piyasa ilişkilerine bırakılan konut politikaları ne de yetersiz sosyal konut uygulamaları başta dar gelirlilerin olmak üzerek konut ihtiyacı sorununa çözüm olabildi.

Demokrasi Arayışı Olarak Konut Kooperatifleri ve Katılımcı Mimarlık: 1970’li Yıllar Türkiye’sinden İki Örnek | Öncül Kırlangıç

1950-80 yılları arasında artan kentsel nüfus oranı konut sorununun büyük tetikleyicilerinden biri oldu. Bu dönemde konut sorununu toplumsal bir sorun olarak ele alan ve bu doğrultuda kooperatif modeliyle üretim sağlayan sınırlı sayıda örnek bulunuyor. Dar gelirliler için adil ve demokratik bir konut üretim modeli olma potansiyeli taşıyan konut kooperatiflerinin aynı zamanda Türkiye’deki ilk katılımcı tasarım deneyimleri olan İzmit Yeni Yerleşmeleri ile Edirne Cumhuriyet Mahallesi projelerinin katılımcı planlama ve tasarım deneyimleri kısaca aktarılıyor.

Tanımlardan Uygulamaya Türkiye’de Sosyal Konuta Bakış | Özgür Bingöl (Söyleşi)

Kamunun sosyal konut üretimine dair mevcut politikası birçok farklı katmanda eleştiriliyor. Buna karşılık belirli dönemlerde farklı denemeler de mevcut. Sosyal konuta kamunun bakışındaki çerçevenin eksikliği ve yol haritası, üzerinde durulması gereken meselelerin başında geliyor. Bu bağlamda Doç. Dr. Özgür Bingöl* ile sosyal konutun tarifi, konutun kent formuyla ilişkisi, birim konutun planlama anlayışı ve üretim teknolojisinin alternatifleri üzerine konuştuk.

İstanbul’un Modern Konut Yerleşimlerine İki Örnek: Levent IV. Kısım (1954-1957) ve Ataköy I-II. Kısımlar (1957-1964) | Nilüfer Baturayoğlu Yöney + Ebru Omay Polat

Levent ve Ataköy II. Dünya Savaşı sonrası Türkiye mimarlığında bütüncül planlama, iç ve dış mekân kalitesi, malzeme ve uygulama bakımından öne çıkar.  Hızla göç alan İstanbul’un konut sorununa, T. Emlak Bankası’nın dâhil olduğu farklı finansman modelleri ve Kemal Ahmet Arû’nun “yeni şehir” tipinde mimari tasarım arayışları ile çözümler aranır. Günümüzde halen mimari ve toplumsal seçkinliğini koruyan Levent ve Ataköy’de, yükselen rantlar eskiyen konutların hızla renove edilmesine ve özgün mimari tasarım ve elemanların geriye dönüştürülmesi olanaksız yöntemlerle yenilenmesine yol açmakta, deprem riski ise İstanbul’un diğer bölgelerinde olduğu gibi kentsel dönüşümü gündeme getirmektedir.

İstanbul’un Meçhul Mirasi: Yüzyıl Ortası Sosyal Konut Üretimi | Yıldız Salman + Burak Öztürk

Sosyal konut üretimi, Avrupa’da 2. Dünya Savaşı sonrasında baş gösteren konut sorununa çare oldu. Türkiye’de ise özellikle göç ve kentleşmeyle beraber ortaya büyük bir konut ve barınma ihtiyacı çıksa da sosyal konut uygulamaları oldukça sınırlı kaldı. 1945-1960 arasında yaklaşık 2500 birimlik sosyal konutun inşa edildiği İstanbul’da sosyal devlet anlayışının ürünü bu örnekler oldukça değerli. Üretimi gerçekleşmiş ve kent tarihinde yer etmiş sosyal konutlara ait arsa temin, planlama ve finansman destek modellerinin incelenmesi, bugünkü barınma ve konut krizine çözüm arayışları için kritik öneme sahip.

Barınma Hakkına Toplumsal Cinsiyet Gözlüğüyle Bakmak | Bahar Sakızlıoğlu

Barınma hakkı ve toplumsal cinsiyet arasında nasıl bir bağ var? Kadınlar ve dezavantajlı kılınmış grupların barınmaya dair ihtiyaçlarını karşılamak için nasıl bir sosyal konut politikası üretilebilir? Toplumsal cinsiyete duyarlı olarak gerçekleştirilmiş sosyal konut politikaları ve uygulamaları açısından dünyada iyi örnekler nelerdir? Türkiye’de sosyal konut üretirken toplumsal cinsiyete duyarlı bir yaklaşım nasıl geliştirilebilir? Barınma hakkına toplumsal cinsiyet perspektifinden baktığımızda önümüze çıkan bu önemli ve acil sorulara yanıtlar üretmek gerekiyor. 

“İnsanca Yaşama Hakkımız Ertelenebilir Değildir.” | Barınamıyoruz Hareketi

Barınamıyoruz Hareketi 2021 yılından bu yana barınma hakkının savunusu ve insani yaşam koşullarının sağlanması talebiyle eylemliliğine devam ediyor. Gün geçtikçe daha yakıcı hale gelen barınma sorunu ve hareketin öne çıkardığı talepler üzerine Furkan Polatkan ile konuştuk. 

“Sosyal donatı alanlarını içeren, ekolojik standartları dikkate alan, herkes için yaşanabilir konutlar talep ediyoruz.” | Berlin Kiracılar Derneği

Berlin Kiracılar Derneği, Berlin’de 1952 yılından itibaren hem artan kiralara karşı mücadele ediyor, hem de herkes için ekonomik olarak karşılanabilir ve yaşanabilir konut üretimi için çalışmalar yürütüyor. Berlin’deki mevcut barınma krizini ve geliştirilebilecek politikaları Berlin Kiracılar Derneği (Berliner MieterGemeinschaft) ve  Yeni Belediye Konut İnşaatı Girişimi (INKW)’nden medya ve barınma hakkı aktivistleri Matthias Coers ve Grischa Dallmer* ile görüştük.

Toplu Konut Tasarlanabilir! ODTÜ’de Çok Disiplinli Bir Ders: “Kolektif Konut Planlama ve Tasarımı” | Olgu Çalışkan + Neris Parlak Temizel

Hem mekânsal ve programatik çeşitliliği hem de toplumsallaşma pratiğini sağlayacak alternatif bir pratik, “kolektif konut” nosyonunun geliştirilmesi ile mümkün. Söz konusu tematik odak, tip ve tipoloji kavramlarını operasyonel bir zeminde yeniden ele almayı gerekli kılıyor.

Türkiye’de ve İstanbul’da Konutun Sayılar Üzerinden Değişimi

İndirilebilir İçerik

İSTANBUL’UN SOFRALARI

İndirilebilir İçerik

Gastrodiplomasi Gastromilliyetçi Olmayı Gerektirir mi? Türkiye’deki Uygulamaların Eleştirel Bir Analizi | Anna Maria Beylunioğlu

Gastrodiplomasi doğası gereği gastromilliyetçiliği içermeli mi? Türkiye’de  gastrodiplomasinin milliyetçi öğelerle şekillenmesinin sebebi ne olabilir? Bu şekilde  kurgulanan gastrodiplomasinin ne gibi sakıncaları olabilir? Yemeğin toplumsal  birçok dinamiği aktarabilme, ayrıştırma kadar birleştirme gücünü gerek akademik  gerek de toplumsal düzeyde sıkça vurguladığımız bir dönemde gastrodiplomasiyi alternatif olarak nasıl kurgulayabiliriz?

Değişen Mekân ve Zamanda Yemeğin Ritmi | Durmuş Durukan

İndirilebilir İçerik

Büyük kentlerin yeni cazibe merkezleri hâline gelmesi ve ekonomik fırsatların yeni bir alan olması mekân algısının değişimine neden olmuştur. Böylelikle özellikle İstanbul’da bir zaman-mekân sıkışması ve şehrin bir amaç doğrultusunda yeniden araçsallaştığı görülür.  Metropol bir yaşamın hüküm sürdüğü, küresel gastronomi kültürünün birçok argümanıyla beslenen, ruhunda birçok zıtlığı barındıran ve bu karşıtlıklar üzerine kurgulanan İstanbul, evrensel bir tüketim kültürüne açıktır. Dolayısıyla İstanbul, kıta ve gastronomi mekânı oluşumları açısından farklı özelliklere sahiptir. Avrupa yakasının farklı mekân, bunlara bağlı farklı gastronomi kültürü ve biçimleri olmasına karşın; Anadolu yakasının çeşitliliği Avrupa yakasıyla benzer değildir.

Sosyal Medya ve Gastronomi Dijital Ritüellerde Yemeğin Sembolik Anlamı Üzerine Notlar | Cem Tutar

Beslenme ve yemek, fizyolojik ihtiyaçları gidermenin ötesinde kültürel alanın önemli unsurlarından. Dijital ritüellerin üretildiği ve paylaşıldığı sosyal medyadaki yemeğe ve mutfağa dair paylaşımlar bireysel temelli kimlik inşasının parçası durumunda.

Göçmen Mutfaklarının Kişisel Rotası  | Ezgi Tuncer

Yemek, kent, gündelik hayat ve göç üzerine çalışmalar yapan Ezgi Tuncer ile İstanbul’da göçmen mutfaklarının güncel durumunu ve mutfakların göçmenler için kent hayatındaki önemini konuştuk. Beyoğlu’nda yer alan iki göçmen mutfağını, Nepal ve Endonezya restoranlarını, birlikte ziyaret ettik. 

“İhtiyar” Deniz ve Balıkçı | Tan Morgül

Tarihin bir kokusu olsaydı eğer, İstanbul buram buram deniz ve ona ait olan ne varsa o kokacaktı. Koktu da! İstanbullu, şehre adım attığı andan itibaren Khalkedon ve iki koldan Haliçi çeviren Fener-Balat, Hasköy-Karaköy hattının dışında, belli aralıklarla Boğaz’ın ve Marmara’nın kıyılarından şehri kuşatıp durdu. Sadece balık değil, balıkçı da kokmuş şehir. “Zamansız” bir ziyaretçi olarak İstanbul’a gelip de şehre karadan veya denizden bir göz atmaya kalksaydınız yani, şehri çeviren insan faaliyetinin izlerini direkt “balıkçılık” zanaati, namdiğer deniz-balıkçı saadeti üzerinden takip etmeniz mümkündü. 

Sofra Sohbetleri | Nehna Derneği

2021 yılında Antakyalı Ortodokslar tarafından kurulan Nehna Derneği, şubat depremleri sırasında yürüttükleri koordinasyon ve kurdukları aşevleriyle önemli ihtiyaçlara çözümler üretti. Depremlerin ardından Nehna Derneği Hatay’da kültürel çeşitliliğin yeniden kurulması üzerine çalışmalarına devam ediyor. Afet sırasında ve sonrasında yemeğin, mutfak kültürünün çok kültürlü bir kentin yeniden yaşama döndürülmesi için ne ifade ettiğini dernekten Ketrin Köprü ile konuştuk. 

Sofra Sohbetleri  | Slow Food Şile Palamut Birliği

1989 yılında ortaya çıkan Slow Food kavramı, yerel yemek kültürlerini korumak, yemeğin üretim-tüketim süreçlerinin dengesini gözetmek ve herkesin iyi, temiz ve adil gıdaya erişimini sağlamak için dünyanın farklı yerlerinde bir çok yerel örgüt tarafından benimsendi. Kurulduğu 2014’ten itibaren bu anlayışı İstanbul’da yaygınlaştırmak üzere bir çok çalışmaya imza atan Slow Food Şile Palamut Birliği’nden Fatma Denizci ile “slow food” kavramını, İstanbul’daki ve küreseldeki güncel durumu ve adil gıdanın geleceğini konuştuk. 

Sofra Sohbetleri  | Yemek ve Kültür Dergisi

Yemek ve Kültür dergisi 15 yılı aşkın bir süredir okuyucularıyla buluşuyor. Yemek kültürü, yöresel mutfaklar, tarihsel olarak mutfak, coğrafya ve kimlik ilişkisine ilişkin literatüre katkı sunan ilk yayınlardan bir tanesi. Çiya Yayınları günümüzde süregelen bu tartışmalara çeşitli yayınlarla katkı sunmaya da devam ediyor. Yemek ve Kültür dergisini, İstanbul mutfak kültürünü ve yeme-içme pratiklerinin geleceğini Musa Dağdeviren ile konuştuk.

31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde İstanbul ve Mahalle Oy Tercihleri 

İndirilebilir İçerik

Halk Ekmek büfesi sadece bir satış noktası değil, aynı zamanda mahallenin sosyalleşme imkânlarını artıran bir buluşma mekânı

İstanbul’da Bisikletli Olmak ve Bisikletli Ulaşım Ne Kadar Mümkün? | Arzu Erturan

Bisikletli ulaşım bir hak. Ancak son zamanlarda trafikte yaralanan ve hatta hayatını kaybeden bisikletlilerin sayısının giderek artması bu hakkın ihlal edildiğinin göstergelerinden. Bisiklet kullanımın yaygınlaşmasının insan sağlığının yanı sıra birçok ekonomik, sosyal ve ekolojik birçok faydası bulunuyor. Dünyadaki örneklerin gösterdiği, Bisiklet Ana Planı ve Sürdürülebilir Kentsel Hareketlilik Planı’nda da ortaya konduğu üzere İstanbul’u bisiklet dostu bir kent hâline getirmek mümkün.

İstanbul Yol Ağaçları Üzerine | Ünal Akkemik

Ağaçların kent hayatında ekoloji, estetik ve sağlıkla ilgili bir dizi faydası bulunuyor. Bunun da ötesinde ağaçlar, kentte sağlıklı yaşama hakkına sahip canlı türlerinden biri. Ancak İstanbul’da yol ağaçlarının bakımıyla ve budanmasıyla ilgili iyi örnekler olsa da hatalı ve eksik uygulamalara sıklıkla rastlanıyor. Uzun yıllardır süren bu uygulamaların dikilen ağaç türlerinden ağaçların varlığına dair algılara ve yol, sokak ve kaldırımların planlanmasına kadar birçok alanda yapılacak iyileştirmelerle kapsamlı biçimde dönüştürülmesi gerekiyor.